Ana içeriğe atla

TÜRKİYE'NİN KANAYAN YARASI YABANCI FUTBOLCU KONUSU




Yıllardır gündemden düşmeyen bu konu aslında ülke futbolunun neden belirlenen eşiği geçilemediğinin de göstergesi niteliğinde. Her şeyi bir kenara bırakalım çok ama çok basit denklemle başlayalım. Örnek olarak, bu yıl Trabzonspor forması giyen ve süper ligde gol krallığı yarışında zirveye oynayan Alexander Sörloth’ın kendi ülkesi olan Norveç liginde yabancı sınırlaması olsaydı Sörloth kendi vatanını bırakıp ülkemize gelir miydi ? neden gelsin bilmediği bir ülkeye, bilmediği bir iklime, bilmediği bir millete yani kendi ülkesinin liginde oturur topunu oynardı neden çünkü kendi ülkesinin koyduğu yabancı sınırlaması onu rahata alıştırıp ve dışarıda kazanacağı ücretin aynısını bazı durumlarda çok daha fazlasını kazanma imkanı vereceğinden dolayı. 

 Sörloth için Monaco, Lyon ve Marsilya devrede

Durum bu kadar basit işte rekabet anlayışını ortadan kaldırmak demek başarısızlığa ayna tutmak demektir. Öyle ki rekabet alanını oluşturacak argümanlara sahip değilsen bu kendi sandalyesini ayağının altından tekmeleyen idam mahkumuna benzer bir hal almaktadır. Yani alt yapı sistemin yok, alt yapı tesisleşmen kötü, alt yapı hocaların işin eğitimini almamış, senin kapına gelip beğenmediğin oyuncuları Avrupa’da dev kulüpler oynatıyor, sen bu adamdan topçu olmaz deyip gönderiyorsun bu düzende oturmuş çorap gibi sürekli sistemi değiştiriyorsun. Bir gün inşaat sektöründen biri gelip sana ben futbolu daha iyi bilirim diyor diğer gün gaz sektöründen biri gelip ben daha iyi biliyorum deyip dönecek olan tekere çomak sokmaktadır. Bu sistemde yürütülen yapı çökmeye ve tökezlemeye mahkumdur! Her işin bir erbabı bir ustası, bir zanaatkârı, bir profesyoneli vardır. Onu da geçtim, örnek almak kötü bir şey değildir, iyi olanı örnek aldığın sürece doğru yola er ya da geç ulaşırsın elbet. Bakalım dünyadaki sisteme dünyadaki yetiştirilen futbolcu havuzuna nasıl oluyor, bu işler tamam ben inşaat sektöründen, ben gaz sektöründen geldim ama bakalım dünyada bu sistem nasıl oluyor? Diye sorgulamadan alınan her şeyi ben bilirim bütün kararları ben veririm havası zarardan başka bir getiri sağlamayacaktır. Dünyanın beş büyük ligine bakıldığı zaman hiçbir ligde bu karara benzer bir yaptırıma rastlamıyoruz.  Bu anlamda başarılı olan diğer Avrupa ülkelerinde de bu karar uygulanmıyor.

1.      Portekiz | her yıl milyon dolarlık transferleriyle Avrupa'daki kulüplere futbolcu ihraç eden Portekiz’de yabancı sınırı veya sahaya kaç tane yabancı futbolcu çıkacak sınırlaması yoktur.

2.      Hollanda | geçmişten beri futbolda her daim söz sahibi olmuş olan ülkelerin başında gelen Hollanda’da böyle bir yaptırım bulunmamakta. Alt yapılaşmanın sistematik şekilde oturtturulmuş olan Hollanda’da sadece 18-19- ve 20’li yaşlara en az asgari ücret olacak şekilde maaş şartı bulunmaktadır.

3.      Belçika | son yıllarda özellikte Avrupa’nın önemli kulüplerine yapılan futbolcu transferiyle adından söz ettiren ve milli takım bazında önemli başarılar elde eden Belçika’da yabancı sınırlaması yoktur. Sadece takımlar asgari 6 adet alt yapıdan yetişmiş futbolcu şartı konmaktadır. İster oynat, istersen kulübede beklet.

4.      Avusturya | Günümüz futbol piyasasında transfer açısından büyük takımlarda futbolcu bulundurma açısından önemli bir yere sahip olan Avusturya’da böyle bir kural yoktur. Tek kural yerli 10 oyuncunun Kulüplerin kadrosunda bulundurma zorunluluğu Vardır.

Bunlar 5 büyük ligin yanında başarılı olan ülkelerdi birde çeşitli sınırlandırmalarla kendi futbol ilkelerini uygulayan Avrupa ülkelerine bakalım.

a)     Rusya | Rusya eski ihtişamlı futbol günlerinden oldukça geridedir. Özellikle Avrupa kupalarında Rus takımlarının başarı grafiği pek iç acıcı değildir. Rusya’da yabancı kısıtlaması kısmen kullanılıyor. Kulüpler istediği kadar yabancı futbolcu alabiliyor ancak sahaya en fazla 7 yabancı futbolcu ile çıkına biliniyor. Rusya ikliminin özellikle kış aylarında futbolu olumsuz etkilediği gerçeğini de düşünecek olursak bu kuralın ne kadar başarılı olacağı aşikâr bir durumdur.

b)     Romanya | Romanya son yıllarda gerek kulüp bazında gerekse milli takımlar bazında futbol da başarısız sonuçlar almıştır.  Dobrin, Hagi Popescu, Boloni, Lacatus gibi yıldızlardan sonra Avrupa’da başarılı olan Romen oyuncunun olmadığı Romanya’da yabancı sınırlamasının çok katı bir şekilde uygulandığını görüyoruz. Romanya’da kulüpler 5 yabancı transfer etme hakkına sahipler. Son yıllarda Romen futbolunun yetiştirdiği yıldız potansiyeline sahip tek futbolcu efsane George Hagi’nin oğlu lanis Hagi’dir oda, İskoç futbol takımlarından Glasgow Rangers forması giymektedir.

Bir Romanya bir de Galatasaray” - GALATASARAY.ORG

Görüldüğü üzere kısıtlamanın olduğu ülkelerin başarı grafiği ve başka ülkelere futbolcu ihraç etme konusunda oldukça düşük bir seviyededir. Avrupa'nın beş büyük liginde ise yabancı kuralı şu şekildedir;

1.      İngiltere | İngiltere’de yabancı futbolcu kriteri milli takım bazında bir kritere tabi tutuluyor. Öyle ki yabancı futbolcu son 2 sezonda milli takıma alınmış olması gerekiyor.

2.      İspanya | İspanya’da AB pasaportu olan futbolcuları yerli oyuncu olarak görüyor AB pasaportu olmayan oyuncu hakkı ise 3 olarak belirlenmiş durumdadır.

3.      Almanya | Almanya’da yabancı futbolcusu sınırı kulüpler için belirli sınırlamalara bağlı olarak sınırsız uygulanmakta. Alman kulüpleri kendi yerli oyuncularından en az 12 alman oyuncu bulundurmak zorunda ayrıca 12 alman futbolcuda 8’i alt yapıdan yetişmiş olma zorunluluğu uygulamaktadır.

4.      Fransa | Fransa’da AB pasaportu bulunan futbolcular yerli statüsünde oynayabiliyor. AB pasaportu olmayan futbolcu oynatma sayısı ise 4 olarak uygulanmaktadır.

5.      İtalya | yabancı sınırının bulunmadığı İtalya’da AB pasaportu bulunun futbolcular yerli statüsünde oynamaktadır. AB pasaportu olmayan oyuncu oynatma hakkı ise 5 olarak uygulanmaktadır.

5 büyük ligde genel görünüm

Futbolda başarılı olan kulüp ve ülkelerin yabancı konusundaki tutumları böyle iken, bizim onları örnek almak yerine sürekli bir deneme yanılma yoluyla öğrenme sevdasından vazgeçmemiz gerekmektedir. İşin sistemini oturtmamız gerekmektedir. Yabancı sınırının olmadığı geçen yıllarda milli takım bazında başarılı olduğumuz gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Yine yabancı sınırının olmadığı süreç Avrupa’ya en fazla futbolcu ihraç ettiğimiz dönemdir bununda göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Futbol gelişimi için belirli bir sisteme geçilip bu sisteme zaman verilmesi başarı açısından önem arz etmektedir. Son olarak Hollanda futbolunun efsane isimlerinden Johan Cruyff’un şu sözüyle noktayı koyalım, “futbol basit bir oyundur, ancak zor  olan onu basit oynayabilmektir” demiş Basit oynama umuduyla…

 Johan Cruyff'un futbol tarihine geçen 11 unutulmaz sözü - Sporx Galeri

 


İBRAHİM BOZKURT

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ENDÜSTRİYEL FUTBOLUN SALT BİR OYUN OLMAKTAN ÇIKIP BİR TÜKETİM KATEDRALİNE DÖNÜŞMESİ

Hayatın içinde ki yaşamlar gibi futbol takımları da bazıları zengin yaşamları, bazıları orta yaşamları, bazıları da hayatta var olabilmeyi amaçlamaktadır. Belki de bu yüzdendir en çok bizi bir takıma yönelik fanatizm tutkusunu tattıran. Bireyler kendileriyle tuttukları futbol takımını özdeşleştirirler ve böylece bazılarımız olmak istediğimiz konumda başarılı olan kulüpleri pekiştirip bir taraf oluruz. Bazılarımız hayatın verdiği ağır mağlubiyeti kabul edip kendi yaşamımız gibi bir türlü başarılı olamamış kulüp taraftarı oluruz. Bunun izahı ancak tuttuğu takımla kendi yaşantısını paralel çizgide yaşayan fanatik taraftarlarca açıklanabilir.  Futbolun dünyada insan hayatının olduğu her alana nüfus ettiği gerçeği bu oyunun ne kadar büyük bir potansiyel gücünün olduğunu göstermektedir. Kapitalist sistemde   bu gücün kullanılması demek sömürülecek  bireyler demektir. Günümüz   endüstriyel kapitalizmin bireyleri tüketen birer robotik varlıklar haline getirdiği bu sistemin f...

HEP Mİ BİR AKSİLİK!

Hep mi bir aksilik! Sezonu, Gol krallığı yarışında 2'nci sırada bitiren Enes Ünal'ın Transferi başka bir sezona kaldı. Enes Ünal, Bursaspor'da gösterdiği başarılı performansıyla dikkatleri üzerine çekmiş bir futbolcuydu. Özellikle Türkiye’de Basın, onu “Wonderkit” yetenek olarak medyada sürekli olarak gündemde de tutuyordu. Yine aynı dönemde Enes Ünal, Avrupalı gözlemcilerin de takibindeydi. Türkiye'nin santrafor ihtiyacı olduğu bir dönemde, Enes Ünal potansiyeli ve yeteneğiyle ön plana çıkan bir oyuncu olarak Türkiye’nin santrafor susuzluğuna bir çare olarak düşünülüyordu. Enes Ünal, Bursaspor'da geçirdiği süre boyunca golcülüğü ve golcü fiziğiyle ön plana çıktı. Genç yaşına rağmen saha içindeki zekası, hızı ve gol vuruşlarındaki becerisiyle büyük bir etki yaratıyordu. Bu performansıyla Avrupalı kulüplerinin de dikkatini çekti ve kariyerini yurtdışında sürdürme fırsatını ona verecek, uluslararası ağı olan Manchester City’e 26 Haziran 2015 tarihinde Bursaspor’un r...
GALATASARAY'IN CARLOS CUESTA TRANSFERİ Galatasaray, ara transfer döneminde savunma hattını güçlendirmek adına önemli bir hamle yaptı ve Kolombiyalı stoper Carlos Cuesta’yı kadrosuna kattı. Ancak bu transfer, taraftarlar ve futbol otoriteleri tarafından farklı açılardan değerlendirildi. Bir yandan genç ve atletik bir oyuncunun takıma kazandırılması olumlu bir adım olarak görülürken, diğer yanda sürecin planlı ilerleyip ilerlemediği ve Cuesta’nın Galatasaray’ın öncelikli hedeflerinden biri olup olmadığı sorgulanıyor. Özellikle Nelsson’un düşük bir bedelle takımdan ayrılmasının ardından Cuesta için 8 milyon euroluk bir anlaşmaya varılması, transferin mali boyutunu da tartışmalı hale getiriyor. Peki, Cuesta bu tartışmaları performansıyla geride bırakabilecek mi? Öncelikle Cuesta’nın profiline baktığımızda, 1.79 boyunda, atletik ve hareketli bir stoper görüyoruz. Ancak modern futbolda stoperlerin fiziksel özellikleri büyük önem taşıyor. Günümüzde kısa boylu stoperler oldukça nadir boy g...